Bostancı lunaparkına gittik bugün. Aslında mantıken dün oluyor. Saat 12’yi
geçti; arabanın bal kabağına dönüştüğü, bayramlık kıyafetlerimin yerini
pijamalara bıraktığı vakitteyiz.
Emin olduğum bir şey varsa o da kesinlikle böyle güzel ve fotojenik görünmemiş olmamız. Kaynak. |
Hayatımda ilk kez 360’a bindim. Aslında adı ‘rock'n
roll’ gibi bir şeydi, gözlüğümü çıkarmış olduğumdan tam göremedim zira göz
numaram 4.75 - 5.50. Lakin işlevler aynı. Sırada beklerken bile kaçasım geldi
ama dışarıdan bakınca olduğundan daha göz korkutucu görünüyormuş. Yukarıdan
bakınca nasıl gözüktüğünü söyleyemiyorum çünkü havada ters döndüğümüz o anlarda
gözlerim kapalıydı, çok az bir süre açtım sadece. Ama yine de fazla tepki
vermedim. Hatta içimde çığlık atmak gibi bir dürtü bile oluşmadı, hala kendime
inanamadığım doğrudur. Tek yaptığım şey 32 diş gülmekti. Ben fazla gülünce
kendimi durduramayıp gülmekten katılmaya başlıyorum ve nefes almakta güçlük
çekiyorum. Bir ara havada bir başıma kalp krizinden falan değil de gülmekten ölürsem
ne olur diye düşünmedim değil, Allah korusun.
Sonra tam anlamıyla fıldır fıldır dönen bir şeye bindik. Gerçekten onu en iyi tanımlayan kelime, ya da kelime grubu fıldır fıldır. Görünüş itibariyle çocuk oyuncaklarına benzese de, oradan oraya savrulan bir arabanın içinde deli gibi bir hızla dakikalarca dönmek kesinlikle cesaret gerektiriyor. Ama ben kendime bile açıklayamadığım bir nedenden ötürü buna bindiğim sürece de güldüm. Ablamın dediğine göre başım dönmenin etkisiyle öne arkaya sallanıp duruyormuş ve ben manyakça sırıtıyormuşum. Heyecanlanınca güldüğümü biliyorum, gereğinden fazla gülüp bir türlü konuşmaya başlayamadığımı da. Hatta epey dalga konusu olmuştur bu özelliğim. Ama burada da gülmek… Kendimi ne kadar az tanıdığımı bir kez daha fark ettim.
En eğlenceli anlar ise hız treninde yaşandı. 9.5(yaşı konusunda epey
hassas) yaşındaki kardeşim, sıranın bize gelmesini beklerken bunun ne kadar
yavaş ve bebek oyuncağı olduğu hakkında epey uzun bir nutuk çekti bize. Sonra
trene bindik, yavaş yavaş hızlanmaya başlamıştı ki kardeşimin çığlıkları
ortalığı inletti, durana kadar da susmadı. Cahil cesareti dedikleri tam olarak böyle
bir şey oluyormuş…
Bu da böyle bir bayram günü, benim için bol kahkaha ve sırıtmalı bir gün
daha. Size Ayna Grubu’nun ‘Bostancı Durağı’ şarkısını önererek gidiyorum. Selametle…
Yerim ne kadar neşeli içten bir üslupla yazılmış bu yazı. :) Ayrıca blogun adı da bi o kadar yaratıcı ve güzel :)
YanıtlaSilBu güzel iltifatlarınıza mazhar olduğum için ziyadesiyle mesut ve bahtiyarım. Size müteşekkirim efenim^^ Kendim buldum diye söylemiyorum ama bloğun ismi bence de harika =) Bir saat kadar içinde fasulye geçen her şeyi defalarca söyledim(fasulye kavanozu, çatlak fasulye, bir kavanoz fasulye ve daha bir sürü alternatif), bir şeyi çok tekrar edince artık o kelime anlamsız gelmeye başlar ya, o duruma geldim. Bu kelime fasulye miydi falusye miydi diye düşündüğüm sıralarda bir anda aklıma bu geldi ve sevinçten havalara uçtum. Bu da o ismin bulunma hikayesi =)
Silbostancı lunaparkı gitmedim dur gideyim. havada olan hiçbi oyuncağa binemiyom yaaa korkuyom ama hız trenine binerim tamams. "fasulye" adlı bir türk film var bak çok saçma çok komik :)
YanıtlaSilBen de korkarım aslında, ama yanımda ablam vardı ondan biraz cesaret geldi =) Vaay ismimden ilham almışlar demek =P İzlerim İnşallah ^^
SilAmanın ben çok korkarım , küçükken korku treninde şok geçirmiştim o zamandan beri de binmiyorum , izlemek bile korkunç :D
YanıtlaSilAnladım.. Küçükken lunaparka gidebilmek gibi bir şansım olmadığından öyle anılarım yok. Ama emin ol benim de ödüm patlıyordu.. Ama karanlıktan bile ödü patlayan biri olarak korktuğum şeyleti yapmak zorunda kalmaya alışığım biraz, gerçi bu zorunluluk değildi...
SilKamikazı binmiş biri olarak indiğimde kasılıp kalmıştım. Bir yandan gülüp bir yandan ayaklarım diyordum Kondolun 360 döndügünü düşün işte oo :) Çok eğlenceli anlatım olmuş Profil anlatımına ayrı bittim :)))) Gönül yazına sağlık...
YanıtlaSilKimine çığlık kimine kahkaha attırıyormuş o halde =D Teşekkür ederiim
Sil