Yanlış hatırlamıyorsam dört kez okudum
Momo’yu, kendime aitken okuyabilmek sonuncusunda nasip oldu. Her okuyuşumda
araya en az bir sene girmişti ve her okuyuşumda daha farklı gibiydi. Belki de
büyüdüğümden? Son zamanlarda ‘ruhu büyüyüp çocuk oldu’ diye bir şey takıldı
aklıma. Acep mümkün müdür?
Momo, ya da zaman hırsızlarının ve çalınmış
zamanı insanlara geri getiren çocuğun tuhaf öyküsü…
Kimdir Momo? Küçük ve tuhaf bir kız çocuğu.
Nereden gelmiş? Bilinmez. Ama o eski tiyatro yıkıntısını evi bellemiş. Kaç
yaşında? Bakınca yaşının sekiz mi yoksa oniki mi olduğuna karar verilemez.
Momo’ya sorsak? Belki yüz, ya da yüz iki? Bildiği kadarıyla o hep vardı… Dış
görünüşünü sormayın, önemli mi? Küçük, tuhaf bir kız çocuğu işte.
Ama Momo’da, kimselerde olmayan bir yetenek
var; dinlemek. Bakan körler varsa, duyan sağırlar da vardır elbet. ‘Momo ise
karşısındakileri aptal insanların bile aklına parlak düşünceler getirtecek
şekilde dinlerdi.’ Tabii, siz “Git bir Momo’ya uğra!” deyişinden habersizsiniz
değil mi? Hiçbir şey söylemese bile, o kocaman gözlerini açarak karşısındakini
dikkatle dinlediğinde, tüm düğümler bir bir çözülürdü adeta.
Fakat her mutlu öyküde, toprağın altında
çimlenip gün yüzüne çıkmayı bekleyen acılar vardır, çünkü gerçeği yansıtır hikayeler.
Ve duman adamlar, yavaş yavaş zehirlemeye başlar şehri. Henüz Momo’nun yaşadığı
yere ulaşmamış olsa da, fazla vakit almayacaktır.
Bugün tasarruf ettiğin zamanlarını ileride
daha mutlu, daha güzel, hayallerindeki gibi bir gelecek inşaa etmek için kullanabilme
düşüncesi ilk bakışta kime cazip gelmez ki? Zaman nasıl tasarruf edilir ki?
Tasarruf adı altında hayatını güzel kılan tüm o küçük şeyleri kenara itince,
aslında yapmakta olduğunun yaşamak değil de yalnızca ömür tüketmek olduğunu
fark etmesi bir insanın, ne kadar uzun sürer?
Peki ya zamanı gerçekten tasarruf etmek
mümkün müdür, ölçmeye bile muvaffak olamadığımız zamanın ellerimizden kayıp
gitmesini engellemek, nasıl imkânlar dâhilinde olabilir? Koskoca bir insan
topluluğunun bomboş vaatlerle kandırılması… Sadece çocuklar bunun farkında, ama
çocuklarını dinleyecek kadar bile zamanı yok yetişkinlerin, onlara daha iyi bir
gelecek sunmak için zamandan tasarruf etmek zorundalar çünkü.
‘Oysa zaman yaşamın kendisiydi. Ve yaşamın
yeri yürekti…’
yine o kadar güzel anlatmışsın ki yaaa. bi deee "ruhu büyüyüp çocuk oldu" ne güzel bi söz ama yaaa :)
YanıtlaSilDi mi di mi, geçen otobüste bi' şarkı sözünü hatırlamaya çalışırken aklıma geldi, çok hoşuma gitti^^
Silbak bikaç gün önce yaptığım " en sevdiğim 15 kitap" mimi var bi onu deneee zor gelmezseee :)
SilYa sen hep eski mimlerini siliyorsun,sonra ben yapabileceğim mim bulamıyorum :D hiçbir zaman en sevdiğim şeyi belirleyebilemedim ben >_<
Siltamam bak ben sana uygun mim bulcam bugünlerde tamam mııı :)
SilYes sir! Bekleyrum efenim:D
SilRuhum büyüdü mü bilmem ama yaş olarak büyüyen ben çocuk olmaya başladım sanırım , belki de çocukken büyük gibi davrandığım içinde olabilir bak :) Anlatımına gerçekten bayılıyorum bu arada :D
YanıtlaSilBen her yaşımda çocuk gibi davranmakla beraber bu zamanlarda bebeliğimden daha çocuk gibi davrandığımı fark ediyorum :D Teşekkür ederim <3
Silamaniiin sen elini kesme deeee tamam mıııı bişi kesmeeee. nası gidiyoooo okul dersler hayat filan şirineeeee :)
YanıtlaSilEheehh tamam kesmiyorum :D
SilBu kitabı gecen aylarda okuduğumda bubkadar geç okuduğum için yakınmıştım kendi kendime. Gerçekten 4 kez okunmayı da hakeden bir kitap. İyi okumalar
YanıtlaSilAynen öyle...
SilMomodan iyisi Bitmeyecek Öyküdür Fasulye Bak ben yazdım :) Güzel paylaşım olmuş
YanıtlaSilDur bakıyim hemen ona da
Sil