4 Aralık 2016 Pazar

İki Gökyüzü

   



Bir zamanlar kocaman ve mavi bir gezegen varmış sonsuz sayılan uzayda. Bilinenin aksine, iki tane göğü varmış bu gezegenin. Birinci göğün altında yaşayanlar, ikinci göğü bir camın ardından görürmüş. İkinci göğün altında yaşayanlarınsa birinci gökten haberi yokmuş ve kendi göklerini bile göremezlermiş çoğu zaman.



   Birinci gök masmaviymiş, cıvıltılı kuşları varmış. Güneş parlaklığıyla yıkarmış bu göğü ve sımsıcak kucaklarmış daima. Gece karanlığında üzerine serptiği pasparlak boncukları varmış sonra, yıldız derlermiş onlara. Bir de kocaman bir lambası varmış, asla asmayı unutmazmış her gün bir başka güzel gelen ve adı ay olan bu lambayı. Birinci göğün sakinleri mutlularmış, bilmeseler de. Ve doyumsuzlarmış, ellerinde olsa zamanı bile yönetmek isterlermiş belki de.






   İkinci gök kurşuni griymiş, bu göğün sakinlerinin feryatları yankılanırmış her bir zerresinde. Bombalar patlarmış bu semalarda, çocukların yüzleri, saçları ve hayalleri kavrulurmuş yakıcı sıcaklıkla. Geceleri bırakın yıldızları, karanlığı bile çok görürlermiş buranın insanlarına. Ürkek bir düşün ortasına ateşlenirmiş silahlar. Bu göğün sakinleri her gün daha da derinleşen bir enkaz yığınına gömülür ve gözyaşlarıyla yıkarlarmış yüzlerini, kan izleri geçmezmiş ama.



   Birinci göğün insanlarından bazılarının kapkara kalpleri varmış, her gün bir kat daha siyaha boyarlarmış ikinci göğü. Bazılarıysa çok ama çok unutkanlarmış. İzlerlermiş ikinci göğü, ama bir camın ardına düşermiş bombalar, tesir etmezmiş kalplerine. Ve yüzlerini başka bir yöne çevirdiklerinde, silinip gidermiş akıllarından, gördükleri. Çünkü onlar gerçek hüznü bilmezmiş.



   Kocaman uzayda yankılanır, yankılanır ve yüzbinlerce yankı olarak geri döner, tekrar tekrar ve tekrar yaşanırmış bu dünyada olanlar.




   Biri bir düğmeye basar ve ateşe verirmiş binlercesinin hayalini. Biri bakar, ama görmezmiş olanları. Ve binlercesinin yüreği tutuşurmuş bir anda. Sonra tekrar, tekrar ve tekrar yankılanırmış tüm bu olanlar. Onlarca, yüzlerce, binlerce, milyonlarca kez ölürmüş babalar, anneler, çocuklar ve hayaller…


Share:

4 yorum :

  1. ah ya ne güzel bir yazı bu yaaa. bi de son yazıma bi bak olar mııı :)

    YanıtlaSil
  2. Ah fasulye ne diyeyim ki :( , çok güzel yazmışsın

    YanıtlaSil
  3. Merhaba blogunuzu takibe aldım blogumada beklerim devam eden bir çekiliş var blogumda ilginizi çekebilir sevgiler 😊

    YanıtlaSil
  4. baksanaaa, benim de sırada izliyceğim üç anime var: cowboy bebop/yuri on ice/steins gate. ben izliyceklerimi iki arkadaşımızdan seçiyom. aysel ezimova ve river. sen de bi bak onların bloglarına. bulamazsan bişiler yine bakar sölerim.

    http://seymenleyla.blogspot.com.tr/

    http://merahilpeymayazgilari.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil

Bu bloğun tüm hakları pamuğa ekilmiş bir fasulye tohumunun içinde saklıdır. Blogger tarafından desteklenmektedir.